Ezher’in Yahya Sinvar taziyesinde dikkat çeken unsurlar

Filistin Direnişi ciğerparelerini birer birer şehit vermeye devam ediyor. Asrın en vahşi savaş makineleri karşısında mütevazi imkanlarıyla direnerek destan yazan mücahitler iddia edildiği gibi tünellerde falan saklanmıyor. Yahya Sinvar gibi elinde silahıyla çatışma esnasında tertemiz ruhunu Rabbimize teslim ediyor.
Direnişin önderlerinden Yahya Sinvar’ın şehadeti üzerine El-Ezher’in yayınladığı taziye mesajında dikkat çekici unsurlar vardı.
Mardin Artuklu Üniversitesi  İslam Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vasfî Âşûr Ebû Zeyd Milli Gazete için kaleme aldığı yazısında konu bağlamında önemli tespitlerde bulundu. İşte yazının tamamı:
Şeyh Salih Aruri ve ardından İsmail Heniyye şehid edildiğinde El-Ezher tek kelime etmemişti. Bu durum ümmet tarafından geniş çapta eleştirilmişti. Çünkü bu konu, El-Ezher Şeyhi’nin geçmişte İhvan’a yönelik tutumu ya da bugün Mısır siyasi rejiminin İhvan’a yönelik tavrıyla yönetilen bir siyasi manevra meselesi değil. Mesele bundan daha fazlası. Mesele gerçek mücahitlerle ilgili. Onlar, tarih boyunca ahlaksızlıklarıyla bilinen yeryüzünün en aşağılık yaratıklarıyla, peygamberleri şehid eden ve sözlerini çarpıtan en cani insanlarla savaşıyor ve ümmetin en kutsal mekanları olan Kudüs-ü Şerif ve Mescid-i Aksa’yı savunuyorlar.Ancak El-Ezher bugün Ebu İbrahim Yahya Sinvar’ın şehadetini idrak edebildi. Olması gereken “ayrıntıyı” kapsayacak bir “özet” açıklama yayınladı. El-Ezher, Sinvar’ın şehadet günü olan 17 Ekim 2024 Cuma gecesi saat 00.44’te (X) hesabından bir açıklama yaptı.Açıklama üç paragraftan oluşmakta:Filistin direnişinin kahraman şehitlerinin anıldığı açıklamanın ilk paragrafında şu ifadelere yer verildi: el-Ezher eş-Şerif, Arap topraklarımızı kasıp kavuran, öldüren, yok eden, istila eden ve iradesi, kabiliyeti ve düşüncesi olmayan felçli devletlerin, mezardaki ölüler gibi sessizce uyuyan uluslararası toplumun ve değeri yazıldığı mürekkebin fiyatına değmeyen uluslararası hukukun gözleri önünde soykırım işleyen cani Siyonistler tarafından saldırıya uğrayan Filistin direnişinin kahraman şehitlerini rahmetle anmaktadır.Açıklamanın ikinci paragrafında ise bu kahramanların gerçek direniş savaşçıları olduğu vurgulanarak terörist oldukları iddiası reddedildi: El-Ezher, ‘Filistin Direnişi’ şehitlerinin, düşmanlarına korku ve dehşet salan gerçek direnişçiler olduğunu ve düşmanın onları yanlış ve aldatıcı bir şekilde göstermeye çalıştığı gibi terörist olmadıklarını beyan etmektedir. Aksine onlar, düşmanın şer ve saldırganlığını püskürtürken, topraklarını, davalarını ve yeryüzünün doğu ve batısındaki Arapların ve Müslümanların davasını savunurken Allah onlara şehitliği bahşedene kadar vatan toprağına sımsıkı sarılan direnişçilerdi.Açıklamanın üçüncü paragrafında, Filistin direnişinin “sembollerini” gençlerimizin ve çocuklarımızın zihninde çarpıtan Siyonist medya makinesinin ifşa edilmesi çağrısında bulunulmaktadır: El-Ezher, Filistin direnişinin şehitlerini anarken, Siyonist medya makinesinin yalan ve sahtekarlıklarını, gençlerimizin ve çocuklarımızın zihninde Filistin direnişinin sembollerini çarpıtma ve onları terörist olarak nitelendirmeyi yaygınlaştırma girişimlerini ifşa etmenin önemini vurgulamaktadır. Direnişin, vatanı, toprağı ve davayı savunmanın ve bu uğurda ölmenin eşi benzeri olmayan bir onur olduğunu beyan ederiz.Açıklamanın Düşündürdükleriİlk göze çarpan husus El-Ezher’in bu açıklamayı yayınlamış olmasıdır. Sadece bu açıklama bile takdire şayandır. Siyonist güçlerin direnişi ortadan kaldırmaya azmettiği bir dönemde, direnişin üç kahramanı ve lideri Aruri, Heniye ve şimdi de Sinvar silahını bırakmadan, kaçmadan şehid edilmiştir. Uluslararası toplum ve kurumlarının irade, yetenek ve düşünce açısından felç olduğu bir dönemde, El-Ezher akıntıya karşı yüzdüğü, Siyonist düşmanı hak ettiği gibi, uluslararası toplum ve kurumlarını da hak ettiği gibi tanımladığı için övgüye layıktır.İkinci olarak: Açıklama onları “şehitler”, “Filistin direnişi” ve “kahramanlar” olarak tanımlamaktadır. Bu tanımlamaların her biri bir duraksamayı ve içinde yaşadığımız zor koşullar ışığında analiz edilmeyi hak ediyor. Çünkü “Arap rejimleri’’, çok azı dışında, bu direnişi Siyonist düşmana teslim etmiştir.Üçüncüsü, bildiri bu şehit kahramanları “gerçek direnişçiler” olarak tanımlamıştır. Onlar son nefeslerine kadar vatan toprağına tutunmuşlar, göğüs göğüse çarpışmışlar, tünellerde saklanmamışlardır. Düşmanın ve takipçilerinin propaganda ettiği gibi terörist falan da değillerdir. Bu, direniş hareketi ile diğerleri arasındaki siyasi farklılıklar ne olursa olsun, Filistin topraklarında gerçek, saf ve katıksız cihat olduğu görüntüsünü doğrulamaktadır. Direniş savaşçılarını, bu zor koşullarda kahramanca kabul edilen, iyi bilinen meşru tanımlamalarla tanımlamıştır. Bu açıklama, teyit edilmesi gereken doğru imajı teyit etmekte ve olumsuzlanması gereken yanlış imajı olumsuzlamaktadır.Dördüncüsü, bu açıklama tarihin ölümsüzleştirilmesini ve bu insanları “terörist” olarak tanımlayan popüler anlatıları dinleyecek olan yeni Müslüman nesiller için duyulan endişeyi temsil etmektedir. Açıklama, tarihin düşmanların ve takipçilerinin söylediklerini değil, El-Ezher’in sözünü muhafaza etmesi ve yeni nesiller için onun bıraktığı izde kalacak bir söz olması için bu şüpheye yanıt vermektedir. Bu, hak sözünü ölümsüzleştirmeye ve batıl sözünü olumsuzlamaya yönelik bir istektir ki alimlerin söyleminin de buna yönelik olması gerekir.Beşincisi, medya alanındaki medya makinesi, savaş alanındaki askeri makine ve silahlardan daha az tehlikeli değildir. Birincisi zihinleri ve bilinci şekillendirir, zihinsel resmi çizer ve ardından tutum ve eylemlere yol açar. İkincisi ise toprağı kasıp kavurur, mahsulü yok eder ve savaşa son noktayı koyar. İfadenin bu makinenin tehlikesine karşı uyarıda bulunmasının nedeni budur. Bu, ümmetin evlatlarına, dünyadaki Siyonist medya makinesini tüm iletişim araçlarıyla kuşatmaları, bu sahte anlatıyı reddedilemez kanıtlar ve açık delillerle ifşa etmeleri, bu ifşayı dünya dillerine çevirmeleri ve dünyadaki kanaat önderlerine, özgür toplumların kurumlarına, özgürlük sembollerine ve özgür insanlara hitap etmeleri için bir çağrıdır. Bu şüphesiz savaşın yarısı demektir.Altıncısı: Bu açıklama El-Ezher Şeyhi Ahmed Tayyib’in Filistin davasına ilişkin tutumuyla ve Filistin topraklarında yaşananları ve Siyonist düşmanın etnik temizlik, soykırım ve Gazze toplumunun altyapısını yok etme uygulamalarını kınadığı ve bu halkı kurtarmaya, onlarla dayanışmaya ve onları her şekilde desteklemeye çağırdığı önceki açıklamalarıyla aynı doğrultudadır. Ayrıca uluslararası toplumun eylemsizliğini kınamıştır ve bunu burada bir kez daha yinelemiştir.Ancak -gerçeği söylemek gerekirse- bu açıklama, Arap rejimlerinin çoğunun “Filistin direnişinin kahramanları” ile olan anlaşmazlığını aşarak Aksa tufanının başlangıcından bu yana yapılan önceki açıklamalardan bir adım öteye gitmiştir. Bu anlaşmazlığı aşan, şu anda zamanı olmayan siyasi meseleleri bir kenara bırakan ve direnişin imajının gerçek suretini tarihe ve nesillere sunan bu taziye yayınlanmıştır. Ve onlar “Filistin direnişinin” “kahraman” “şehitleri” olarak tanımlamıştır. “Filistin direnişinin” ‘şehitleri’ ve topraklarını savunan ve bunun için kanlarını ve canlarını veren ‘kahramanlar’ olarak…Tercüme: Hamza Korkmaz
 

Yorum yapın