Müslüman Kardeşler (İhvan) Hareketi, Mısır’da Hüsnü Mübarek rejiminin devrilmesinin 13. yıldönümünde önemli bir açıklama yaptı.
Yapılan açıklamada, ‘’25 Ocak’ta Mısırlı kitleler rejimin devrilmesini, insan onuruna yakışır bir yaşamı, özgürlük, sosyal adalet ve insan onuruna sahip olma haklarını talep ederek sokaklara döküldü. Halkın iradesine karşı yapılan askeri darbe olmasaydı, güvenlikte, refahta ve ilerlemede yarışan, özgür bir sivil devlet kurma yoluna ayak basmıştı! Bugün devrimin on üçüncü yıldönümü. Sevgili Mısır’ın durumu her geçen yıl kötüden daha da kötüye gidiyor. Ocak Devrimi’ni tetikleyen, öfke ve gerginlik nedenleri katlanarak artıyor. Toplumsal düzeyde adaletsizlik had safhaya ulaştı, vatandaşın insana yakışır yaşam, sağlık ve eğitim hakkı heba edildi, yoksulluk arttı, orta sınıf aşındırıldı! Sosyal sınıflar arasındaki ayrımcılık arttı ve yüksek fiyatlar yoksulların hayatlarını mahvetti. Sosyal adaletsizlik son derece olumsuz olayların oluşmasına sebebiyet verdi. Örneğin: intihar ve suç oranlarında benzeri görülmemiş bir artış, boşanma, uyuşturucunun yayılması, büyünün teşvik edilmesi, ateizm ve ahlaki sapmalar bu bağlamda zikredilebilir.’’ ifadelerine yer verildi.
“MISIR, BÖLGESEL VE ULUSLARARASI ROLÜNÜ YİTİRMİŞTİR”Açıklamada Mısır’ın ekonomik durumuna da değinildikten sonra şu ifadelere yer verildi:
‘’Siyasi düzeye gelince; Siyasi özgürlükler, rekabet hakkı ve yetki devri gerilemiş, tiranlık derinleşmiş, yürütme, yasama ve yargı yetkileri güvenlik güçlerinin eline geçmiş, cezaevleri siyasi tutuklularla dolmuş ve kapıları rekabeti düşünen herkese açılmıştır. Dış politika ve ulusal güvenlik düzeyine gelince; Mısır statüsünü, bölgesel ve uluslararası rolünü kaybetmiştir. Rejim, Mısır’ın gıda güvenliğinin vanası olan Nil sularını güvence altına almayı başaramamış, Akdeniz gazını, Mısır’ın toprakları, limanları ve zenginlikleri üzerindeki egemenliğini ihmal etmiş, ayrıca komşuları olan Libya, Sudan ve Filistin’in de güvenliğini sağlayamamıştır.’’
“MISIR TEHLİKEDEDİR”Açıklamanın sonunda Mısır’ın tehlikede olduğu ifade edilirken ve halkın vicdanına bir hitapta bulunuldu:
‘’Her hâlükarda Mısır tehlikededir!! Ayrıca her durumda; Mısır halkı ve hususen merkezde yer alan siyasi elitler, hasılı herkes değişime yönelik sorumluluklarını üstlenmeli ve kaderin karşılık vereceği umuduyla ilk kez olduğu gibi seslerini yükseltmeli. Adaletsizlik ve fiyaskolar karşısında sessiz kalmak, yalnızca daha fazla hakkın reddi ve acı anlamına gelir. Anayasal güvence altına alınan özgürlük, onur ve sosyal adaleti talep etmek her vatandaşın görevidir. Bunu başarmak zor değildir. Eğer bir gün halk ister ve sözünü söylerse bu olacaktır. Değişimi yapan toplumlardır ve umut hala halktadır.’’
